Tahkiki İman
Modül Temel Bilgileri
Modül (Alt Konu)
Amaçlar
Yöntem ve Teknik-Etkinlik
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci
- Etkinlik-1
- Öğrenciler 4-5 kişilik gruplara ayrılır. Tek grup da olabilir.
- Gruplardan metinden araştırarak taklidi iman ve tahkiki iman mabeynindeki benzerlik farklılıkları bulmaları istenir.
- Gruplar benzerlik ve farklılıkları listelerler.
- Gruplar yazdıklarını uygun yollarla paylaşırlar. Sunum, pano vb.

Ölçme ve Değerlendirme
Taklidi ve Tahkiki İman |
Allah’ı bilir ve iman eder |
İmanın şartlarına iman ederler |
Cehennem korkusu vardır |
Dalalet karşında çabuk söner |
Dinsizlik karşısında tesirsiz kalır |
Vesvese ve şüpheye düşebilir |
Allah’ın şeriki yok ve kainat onun mülküdür |
Dalalet karşısında sönmez |
Dinsizlik karşısında tesirsiz kalmaz |
Vesvese ve şüpheye düşmez |
Allah birdir, mülk onundur, her şey onundur. |
Fikirce gaflet ve dalalete düşme korkusu vardır. |
Dalalet ve evhamın tarzından kurtulur. |
İlişkili Metinler
Bu asırda, din ve İslâmiyet düşmanları, evvelâ imanın esaslarını zayıflatmak ve yıkmak plânını, programlarının birinci maddesine koymuşlardır. Hususan bu yirmi beş sene içinde, tarihte görülmemiş bir hâlde münafıkane ve çeşit çeşit maskeler altında imanın erkânına yapılan sû-i kasdlar pek dehşetli olmuştur. Çok yıkıcı şekiller tatbik edilmiştir.
Hâlbuki imanın rükünlerinden birisinde hâsıl olacak bir şüphe veya inkâr, dinin teferruatında yapılan lâkaytlıktan pek çok defa daha felâketli ve zararlıdır. Bunun içindir ki, şimdi en mühim iş, taklidî imanı tahkikî imana çevirerek imanı kuvvetlendirmektir, imanı takviye etmektir, imanı kurtarmaktır. Her şeyden ziyade imanın esasatıyla meşgul olmak, kat’î bir zaruret ve mübrem bir ihtiyaç, hatta mecburiyet hâline gelmiştir. Bu, Türkiye’de böyle olduğu gibi, umum İslâm dünyasında da böyledir.
Evet, temelleri yıpratılmış bir binanın odalarını tamir ve tezyine çalışmak, o binanın yıkılmaması için ne derece bir fayda temin edebilir? Köklerinin çürütülmesine çabalanan bir ağacın kurumaması için dal ve yapraklarını ilâçlayarak tedbir almaya çalışmak, o ağacın hayatına bir fayda verebilir mi?
İnsan, saray gibi bir binadır. Temelleri erkân-ı imaniyedir. İnsan bir şeceredir. Kökü esasat-ı imaniyedir.
İmanın rükünlerinden en mühimi, iman-ı billâhtır, Allah’a imandır; sonra nübüvvet ve haşirdir. Bunun için bir insanın en başta elde etmeye çalıştığı ilim, iman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı iman ilmidir.
İman, yalnız icmalî bir tasdikten ibaret değildir. İmanın çok mertebeleri vardır. Taklidî bir iman, hususan bu zamandaki dalâlet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner. Tahkikî iman ise sarsılmaz, sönmez bir kuvvettir. Tahkikî imanı elde eden bir kimsenin iman ve İslâmiyet’i dehşetli dinsizlik kasırgalarına da maruz kalsa, o kasırgalar bu iman kuvveti karşısında tesirsiz kalmaya mahkûmdur. Tahkikî imanı kazanan bir kimseyi, en dinsiz feylesoflar dahi bir vesvese veya şüpheye düşürtemez.
(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 836)
***
Halbuki Allah’ı bilmek, bütün kâinatı ihata eden rububiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz’î ve küllî her şey Onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesiyle olduğuna kat’î iman etmek; ve mülkünde hiçbir şeriki olmadığına ve لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ kelime-i kudsiyesine, hakikatlerine iman etmek, kalben tasdik etmekle olur. Yoksa “Bir Allah var” deyip, bütün mülkünü esbaba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnad etmek –hâşâ– hadsiz şerikleri hükmünde esbabı mercî tanımak ve her şeyin yanında hazır irade ve ilmini bilmemek ve şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini, peygamberlerini bilmemek, elbette hiçbir cihette Allah’a iman hakikati onda yoktur. Belki küfr-ü mutlaktaki mânevî Cehennemin dünyevî tâzibinden kendini bir derece teselliye almak için o sözleri söyler.
[…]
Fakat Ona iman etmek; Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın ders verdiği gibi, o Hâlık’ı sıfatlarıyla, isimleriyle, umum kâinatın şehadetine istinaden, kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit kalben tevbe ve nedamet etmek iledir. Yoksa büyük günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak, o imandan hissesi olmadığına delildir. Her ne ise…
(Emirdağ Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2021, 150. Mektup, s. 238)
***
Arkadaş!
Tevhid iki çeşit olur:
Birisi, âmiyâne tevhiddir ki “Allah’ın şeriki yok ve bu kâinat Onun mülküdür.” der. Bu kısım tevhid sahiplerinin fikirce gaflet ve dalâlete düşmeleri korkusu vardır.
İkincisi, hakikî tevhiddir ki “Allah birdir, mülk Onundur, vücud Onundur, her şey Onundur” der. Lâyetezelzel bir itikada sahiptirler. Bu kısım tevhid sahipleri her şeyin üstünde Cenab-ı Hakkın sikkesini görür ve her şeyin cephesinde bulunan mührünü, damgasını okur. Ve bu sayede huzurî bir tevhid melekesi mâliki olurlar ki, dalâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar.
(Mesnevî-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 22)