Niyet, Amel ve İbadet Arasındaki İlişki
Modül Temel Bilgileri
Modül (Alt Konu)
Amaçlar
Yöntem ve Teknik-Etkinlik
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci
- Etkinlik-1
- Katılımcılar 3-4 kişilik gruplara ayrılır.
- Yukarıdaki metin her gruba dağıtılır.
- Metne göre gruptaki herkese bir rol verilir.
- Her rolün ilgili metni ve rol sırası birlikte belirlenir
- Her katılımcı rolünü bir kağıda yazar.
- Her grup yazdığını canlandırır(tek grup varsa tek grup)
Ölçme ve Değerlendirme
İlişkili Metinler
Ve keza, nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder; günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet, niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir, Allah hesabıyla olursa marifet-i İlâhiyedir.
(Mesnevî-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 64)
***
Mukaddimede zikredilen dört kelimeden, niyet hakkındadır.
Arkadaş!
Bu niyet meselesi benim kırk senelik ömrümün bir mahsulüdür.
Evet, niyet öyle bir hâsiyete mâliktir ki, âdetleri, hareketleri ibadete çeviren pek acib bir iksir ve bir mâyedir.
Ve keza, niyet ölü ve meyyit olan hâletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur.
Ve keza, niyette öyle bir hâsiyet vardır ki, seyyiatı hasenâta ve hasenâtı seyyiata tahvil eder.
Demek, niyet bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlâstır. Öyle ise necat ve halâs ancak ihlâs iledir. İşte bu hâsiyete binaendir ki,
az bir zamanda çok ameller husule gelir. Buna binaendir ki, az bir ömürde, Cennet bütün lezaiz ve mehasiniyle kazanılır. Ve niyet ile, insan daimî bir şâkir olur, şükür sevabını kazanır.
(Mesnevî-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 83)
***
Tenekeci Mehmed Efendi’nin hıfz-ı Kur’ân’a çalışmak niyeti çok mübarektir. Cenab-ı Hak onu muvaffak etsin. Elimizden geldiği kadar dua ile yardım edeceğiz. Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın her bir harfinin ekalli on hasene olmakla beraber; tekerrür ettikçe ve mübarek vakitlere rast geldikçe ve melek ve sair zîşuur ruhânîler kıraatini dinledikçe her bir harfi öyle bir çekirdek olur ki, hasenat cihetinden öyle bir manevî sümbül teşekkül eder ki, o sümbülün taneleri, tekellüm vaktinde ağızdan çıkan bir kelimenin havanın dalgalarının âyinelerinde temessül eden milyonlarca o kelime gibi kelimelerin adedine belki müsavi gelir. Böyle her bir harfi bir hazine-i ebediyenin bir anahtarı olabilir bir kudsî kelâmı kalbinde yazmak ne kadar mukaddes bir hizmet olduğu aşikârdır. İnşaallah Bedreddin çoklara bir hüsn-ü misal olacaktır, daha çoklarını hıfz-ı Kur’ân’a sevk edecektir.
(Barla Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, 261. Mektup, s. 381)
***
Eğer desen: “Şu küllî hadsiz nimetlere karşı, nasıl şu mahdud ve cüz’î şükrümle mukabele edebilirim?”
Elcevap: Küllî bir niyetle, hadsiz bir itikad ile. Meselâ, nasıl ki bir adam beş kuruş kıymetinde bir hediye ile bir padişahın huzuruna girer ve görür ki, her biri milyonlara değer hediyeler, makbul adamlardan gelmiş, orada dizilmiş. Onun kalbine gelir: “Benim hediyem hiçtir, ne yapayım?” Birden der: “Ey seyyidim! Bütün şu kıymettar hediyeleri kendi namıma sana takdim ediyorum. Çünkü sen onlara lâyıksın. Eğer benim iktidarım olsaydı, bunların bir mislini sana hediye ederdim.”
İşte hiç ihtiyacı olmayan ve raiyetinin derece-i sadakat ve hürmetlerine alâmet olarak hediyelerini kabul eden o padişah, o bîçarenin o büyük ve küllî niyetini ve arzusunu ve o güzel ve yüksek itikad liyakatini, en büyük bir hediye gibi kabul eder.
Aynen öyle de, âciz bir abd, namazında [1]اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ der. Yani, bütün mahlûkatın hayatlarıyla Sana takdim ettikleri hediye-i ubudiyetlerini, ben kendi hesabıma umumunu Sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelseydi, onlar kadar tahiyyeler Sana takdim edecektim. Hem Sen onlara, hem daha fazlasına lâyıksın. İşte şu niyet ve itikad, pek geniş bir şükr-ü küllîdir.
Nebatatın tohumları ve çekirdekleri, onların niyetleridir. Hem meselâ, kavun, kalbinde nüveler suretinde bin niyet eder ki, “Yâ Hâlık’ım! Senin Esma-i Hüsnanın nakışlarını yerin birçok yerlerinde ilân etmek isterim.” Cenab-ı Hak, gelecek şeylerin nasıl geleceklerini bildiği için onların niyetlerini bilfiil ibadet gibi kabul eder. “Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır” şu sırra işaret eder.
(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 402)
[1] Bütün canlıların yaptıkları fıtrî ibadetler Allah’a mahsustur.