İnsandaki Merak Duygusu

Modül Temel Bilgileri

Modül (Alt Konu)

İnsandaki Merak Duygusu

Amaçlar

Merak duygusunun insana veriliş maksadını bilir.

Yöntem ve Teknik-Etkinlik

Çember, Akrostiş, Slogan

Materyal ve Teknoloji

İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci

  • Etkinlik-1
    • Katılımcı sayısına göre 4-6 kişilik gruplar oluşturulur.
    • Her grup kendi başkan ve sekreterini seçer
    • Katılımcılara birer sıra numarası verilir.
    • Metne göre her katılımcı merak duygusunu nasıl kullandığımız ile ilgili cümleler çıkarır.
    • Konuşma sırası sağa doğru döndürülmek suretiyle bir numaradan başlayarak herkes merak duygusunun kullanımı ile ilgili görüşlerini açıklar.
    • Herhangi bir cümle kuramayan öğrenci pas geçilir.
    • Grup başkanı ve sekreter konuşmalardaki önemli başlıkları not alır.
  • Etkinlik-2
    • Katılımcılar 3-4 kişilik gruplara ayrılır.
    • Metinden faydalanarak merak başlıklı bir akrostiş yazmaları istenir.
  • Yazılan akrostişler grup halinde okunur.

Ölçme ve Değerlendirme

Metindeki kavramlar kullanılarak her katılımcının 2 şer tane merek duygunun kullanımıyla ilgili slogan yazarlar. Sloganlar okunarak paylaşılır.

İlişkili Metinler

Görüyorum ki şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki dünyayı bir misafirhane-i askerî telâkki etsin ve öyle de iz’an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telâkki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızayı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına, daimî bir elmasın fiyatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir.

Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâkî umûr-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hakeza şedîd hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fânî umûr-u dünyeviyeye tevcih etmek, fânî ve kırılacak şişelere bâkî elmas fiyatlarını vermek demektir.

(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 44)

***

Merak, ilmin hocasıdır.

(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 560)

***

Evet, bu dünya memleketine ve misafirhanesine gelen her bir misafir, gözünü açıp baktıkça görür ki, gayet keremkârâne bir ziyafetgâh ve gayet sanatkârâne bir teşhirgâh ve gayet haşmetkârâne bir ordugâh ve talimgâh ve gayet hayretkârâne ve şevkengizâne bir seyrangâh ve temaşagâh ve gayet manidarâne ve hikmetperverâne bir mütalâagâh olan bu güzel misafirhanenin sahibini ve bu kitab-ı kebîrin müellifini ve bu muhteşem memleketin sultanını tanımak ve bilmek için şiddetle merak ederken, en başta göklerin nur yaldızı ile yazılan güzel yüzü görünür. “Bana bak, aradığını sana bildireceğim” der.

(Asâ-yı Mûsa, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 109)

***

ONUNCU REŞHA

İşte bak: Ne kadar merakaver, ne kadar câzibedar, ne kadar lüzumlu, ne kadar dehşetli hakaikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır. Hatta eğer sana denilse, “Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamer’den ve Müşteri’den biri gelir, Kamer’de ve Müşteri’de ne var, ne yok, ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek”; merakın varsa, vereceksin.

Hâlbuki şu zat öyle bir Sultanın ahbarını söylüyor ki, memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervane etrafında döner. O Arz olan o pervane ise, bir lâmba etrafında pervaz eder ve o Güneş olan lâmba ise, o Sultanın binler menzillerinden bir misafirhanesinde binler misbahlar içinde bir lâmbasıdır.

Hem öyle acâib bir âlemden hakikî olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâbdan haber veriyor ki, binler küre-i arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acib olmaz. Bak, onun lisanında,

[1]اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ  ۝ [2]اِذَا السَّمَٓاءُ انْفَطَرَتْ  [3]۝اَلْقَارِعَةُ

gibi sureleri işit.

Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. Hem öyle bir saadetten pek ciddî olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i dünyeviye, ona nisbeten bir berk-i zailin bir şems-i sermede nisbeti gibidir.

ON BİRİNCİ REŞHA

Böyle acib ve muammaâlûd şu kâinatın perde-i zâhiriyesi altında, elbette ve elbette böyle acâib bizi bekliyor. Böyle acâibi haber verecek, böyle harika ve fevkalâde mu’ciznüma bir zat lâzımdır.

Hem bu zatın gidişatından görünüyor ki, o, görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor.

Hem “Bizi nimetleriyle perverde eden şu semavat ve arzın İlâhı, bizden ne istiyor, marziyatı nedir?” pek sağlam olarak bize ders veriyor.

Hem bunlar gibi daha pek çok merakaver, lüzumlu hakaikı ders veren bu zata karşı her şeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?

(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 267)

[1] Güneş dürülüp toplandığında. (Tekvir Suresi: 1.)

[2] Gök yarıldığı zaman. (İnfitar Suresi: 1.)

[3] Çarpacak olan felâket. (Karia Suresi: 1.)

Modülü İndir (PDF)

Modül_112.pdf
Size: 153,44 KB

Modül Değişiklik Önerisi Formu
Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Değişiklik Önerisi
Yüklemek için tıklayın veya dosyayı bu alana sürükleyin.
little girl examines the map
Free
Seviye
Alt Seviye
Süre 40 dakika