Adalet-i Mahza ve Adalet-i İzafiye
Modül Temel Bilgileri
Modül (Alt Konu)
Amaçlar
Yöntem ve Teknik-Etkinlik
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci
- Etkinlik-1
- Katılımcılar 3-4 kişilik gruplara ayrılır.
- Adalet-i Mahza ve Adaleti İzafiye konusunun yer aldığı risale metni gruplara dağıtılır.
- Katılımcılardan her birinin;
- “Ben bu metin ışığında neler yapmalıyım/neler yapmamalıyım?
- Nasıl düşünmeliyim/nasıl düşünmemeliyim?
- Nasıl davranmalıyım/nasıl davranmamalıyım?”
Ölçme ve Değerlendirme
İlişkili Metinler
Kur’ân’daki anâsır-ı esasiye ve Kur’ân’ın takip ettiği maksatlar tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ile ibadet olmak üzere dörttür.
(İşârâtü’l-İ’câz, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 26)
***
Sırat-ı müstakim; şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve hülâsasından hâsıl olan adl ve adalete işarettir.
İşârâtü’l-İ’câz, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 39
***
Evet, adalet iki şıktır: Biri müsbet, diğeri menfîdir.
Müsbet ise, hak sahibine hakkını vermektir. Şu kısım adaletin bu dünyada bedahet derecesinde ihatası vardır. […]
İkinci kısım menfîdir ki, haksızları terbiye etmektir. Yani, haksızların hakkını, tazib ve tecziye ile veriyor. Şu şık ise, çendan tamamıyla şu dünyada tezahür etmiyor…
(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 106)
***
Adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin izahı şudur ki:
[1]مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِى الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يعًا
Ayetin mana-i işarîsiyle, bir masumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir ferd dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenab-ı Hakkın nazar-ı merhametinde, hak haktır; küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin, rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez. Hamiyet namına, rızasıyla olsa, o başka meseledir.
Adalet-i izafiye ise, küllün selâmeti için, cüz’ü feda eder; cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz. “Ehven-i şer” diye, bir nevi adalet-i izafiyeyi yapmaya çalışır. Fakat adalet-i mahza kàbil-i tatbik ise, adalet-i izafiyeye gidilmez; gidilse, zulümdür.
(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 67)
***
- Adalet-i mahza-i Kur’âniye bir masumun hayatını ve kanını, hatta umum beşer için de olsa heder etmez. İkisi nazar-ı kudrette bir olduğu gibi nazar-ı adalette de birdir. Hodgâmlık ile öyle insan olur ki ihtirasına mâni her şeyi, hatta elinden gelirse dünyayı harap ve nev-i beşeri mahvetmek ister.
(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 557)
***
Adalet-i mahzayı ifade eden [2]وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰي sırrına göre, bir mü’minde bulunan cani bir sıfat yüzünden sair masum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adavet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu ve bahusus bir mü’minin fena bir sıfatından darılıp küsüp o mü’minin akrabasına adavetini teşmil etmek [3]اِنَّ الْاِنْسَانَ لَظَلُومٌ sîga-i mübalâğa ile gayet azîm bir zulüm ettiğini, hakikat ve Şeriat ve hikmet-i İslâmiye sana ihtar ettiği halde nasıl kendini haklı bulursun, “Benim hakkım var” dersin?
Hakikat nazarında sebeb-i adavet ve şer olan fenalıklar, şer ve toprak gibi kesiftir; başkasına sirayet ve in’ikâs etmemek gerektir. Başkası ondan ders alıp şer işlese, o başka meseledir. Muhabbetin esbabı olan iyilikler, muhabbet gibi nurdur; sirayet ve in’ikâs etmek, şe’nidir. Ve ondandır ki “Dostun dostu, dosttur” sözü, durûb-u emsal sırasına geçmiştir. Hem onun içindir ki “Bir göz hatırı için çok gözler sevilir” sözü umumun lisanında gezer.
İşte ey insafsız adam! Hakikat böyle gördüğü halde, sevmediğin bir adamın sevimli, masum bir kardeşine ve taallûkatına adavet etmek ne kadar hilâf-ı hakikat olduğunu, hakikatbin isen anlarsın.
(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 311)
[1] Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesad çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. (Mâide Suresi: 32.)
[2] Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez. (Fâtır Suresi: 18.)
[3] Muhakkak ki insan çok zalimdir. (İbrahim Suresi: 34.)