Takva
Modül Temel Bilgileri
Modül (Alt Konu)
Amaçlar
Yöntem ve Teknik-Etkinlik
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci
- Etkinlik-1
- Katılımcılar sayısına göre birden fazla 2-4 kişilik grup oluşturulur.
- Grup sekreterlik görevi için birini seçilir.
- Gruplar önce kendi içinde metinden anahtar kavramları birlikte çıkarır.
- Anahtar kavramların anlamlarını bulurlar.
- Ahir zamanda günahlardan kaçınmanın önemiyle ilgili her bir katılımcı en az iki tane cümle yazar. Sonra cümleler sırasıyla okunur ve sekreter tarafından yazılır.
- Fertlerin söylediği cümleleri yazma sırasında düzeltmek mümkündür.
- Birden fazla grup var ise her grup yazdığı cümleleri paylaşır.
- Paylaşım, panoda sergileme, okuma vb. şekilde yapılabilir.
Ölçme ve Değerlendirme
İlişkili Metinler
﷽
Altıncı Mesele
Rivayette var ki: “Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz.” Bunun için, bin üç yüz sene zarfında, emr-i Peygamberî ile bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra [1]مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَمِنْ فِتْنَةِ اٰخِرِ الزَّمَانِ vird-i ümmet olmuş.
Allahu a’lem bi’s-savab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder; insanlar, ihtiyârlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler. Meselâ, Rusya’da hamamlarda, kadın erkek beraber çıplak girerler. Ve kadın, kendi güzelliklerini göstermeye fıtraten çok meyyal olmasından, seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlûp olup, o ateşe sarhoşâne bir sürur ile düşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid’aları, birer cazibedarlık ile, pervane gibi, nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder. Yoksa, cebr-i mutlak ile olsa, ihtiyâr kalmaz, günah dahi olmaz.
(Şualar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 616)
***
Kur’ân-ı Kerîm, takvayı üç mertebesiyle zikretmiştir:
Birincisi şirki terk,
ikincisi maâsîyi terk,
üçüncüsü mâsivâullahı terk etmektir.
İşârâtü’l-İ’câz, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 58
***
Vicdanın anâsır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniye; her birinin bir gàyâtü’l-gàyâtı var: İradenin ibadetullahtır, zihnin marifetullahtır, hissin muhabbetullahtır, lâtifenin müşahedetullahtır. Takva denilen ibadet-i kâmile dördünü tazammun eder.
(Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2020, s. 450)
***
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Bugünlerde, Kur’ân-ı Hakîm’in nazarında imandan sonra en ziyade esas tutulan takva ve amel-i salih esaslarını düşündüm.
Takva menhiyattan ve günahlardan içtinâb etmek ve amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.
Her zaman def’-i şer, celb-i nef’a râcih olmakla beraber bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında, bu takva olan def’-i mefâsid ve terk-i kebâir üssü’l-esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş.
Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için takva, bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan, kebîreleri işlemeyen kurtulur. Böyle kebâir-i azîme içinde, amel-i salihin ihlâsla muvaffakıyeti pek azdır. Hem az bir amel-i salih, bu ağır şerâit içinde çok hükmündedir. Hem takva içinde bir nevi amel-i salih var. Çünkü bir haramın terki vacibdir; bir vacibi işlemek çok sünnetlere mukabil sevabı var. Takva, böyle zamanlarda binler günahın tehâcümünde bir tek içtinâb, az bir amelle, yüzer günah terkinde yüzer vacib işlenmiş olur. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takva namıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mâl-i salihadır.
Risale-i Nur Şakirdleri, bu zamanda, en mühim vazifeleri tahribata ve günahlara karşı takvayı esas tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede, yüzer günah insana karşı geliyor; elbette takva ile ve niyet-i içtinâb ile yüzer amel-i salih işlenmiş hükmündedir. Malûmdur ki bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz. Ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken şimdi binler tahribatçıya mukabil Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı, pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu’cizevârî muvaffakıyet ve fütuhat görülecekti.
Ezcümle, hayat-ı içtimaiyeyi idare eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet, gayet sarsılmış. Bazı yerlerde gayet elîm ve bîçare ihtiyarlar, peder ve valideler hakkında dehşetli neticeler veriyor. Cenab-ı Hakka şükür ki Risale-i Nur, bu müthiş tahribata karşı girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor.
(Kastamonu Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, 97. Mektup, s. 154)
[1] Deccalın fitnesinden ve âhirzamanın fitnesinden [bizi koru Allah’ım] (Buharî, 1:211, 2:126, 8:97, 98,100, 9:75; Müslim, 2:2200; Müsned, 2:185,186,141, 288, …)
سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ