İnsan – Kainat İlişkisi
Modül Temel Bilgileri
Modül (Alt Konu)
Amaçlar
Yöntem ve Teknik-Etkinlik
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci
- Etkinlik-1
- Katılımcılar 2-3 kişilik gruplara ayrılır.
- Gruplardan metni kullanarak insan ve kâinat arasındaki benzerliklerin neler olduğunu tespit etmesi istenir.
- Gruplara insan resmi çizmeleri söylenir.
- Resmi insan ve kâinat arasında tespit ettikleri benzerlikler ile doldururlar.
- Gruplar, sırayla çalışmalarını paylaşırlar.
- Çalışmalar sınıf panosunda sergilenir.
- Örnek Çalışma:
- Benzerlikler; ırmaklar- insan damarı, saçlar-orman, levh-i mahfuz-hafıza
- Etkinlik-2
- Öğretici rastgele birini seçer.
- Seçilen öğrencinin adı noktalı kısma eklenip “insan ve kâinat arasındaki benzerlikleri bilse bilse……. bilir.” denerek oyunu başlatır.
- Seçilen kişi cevabı verip metne göre o da bir soru oluşturup .. aynı kalıbı kullanarak başka bir kişiyi söyler. Bütün katılımcılar söylenen kadar devam eder.
- Gerekirse ikinci tur da yapılabilir.
Ölçme ve Değerlendirme
İlişkili Metinler
[Muhakkak ki insan, içinde Yâsin Suresi yazılmış bir yâ sîn harfleri suretindedir.]
(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 562)
***
ÜÇÜNCÜ LEM’A
Bak şu kâinat-ı seyyalede, şu mevcudat-ı seyyarede cevelân eden zîhayatlara. Göreceksin ki bütün zîhayatlardan her bir zîhayat üstünde Hayy-ı Kayyum’un koyduğu çok hatemleri vardır. O hatemlerden bir hatemi şudur ki:
O zîhayat, meselâ şu insan, âdeta kâinatın bir misal-i musağğarı, şecere-i hilkatin bir semeresi ve şu âlemin bir çekirdeği gibi ki, envâ-ı âlemin ekser numunelerini câmi’dir. Güya o zîhayat bütün kâinattan gayet hassas mizanlarla süzülmüş bir katredir. Demek şu zîhayatı halk etmek ve ona Rab olmak, bütün kâinatı kabza-i tasarrufunda tutmak lâzım gelir.
İşte eğer aklın evhamda boğulmamış ise anlarsın ki, bir kelime-i kudreti, meselâ, bal arısını ekser eşyaya bir nevi küçük fihriste yapmak ve bir sahifede, meselâ, insanda şu kitab-ı kâinatın ekser meselelerini yazmak; hem bir noktada, meselâ, küçücük incir çekirdeğinde koca incir ağacının programını dercetmek ve bir harfte, meselâ, kalb-i beşerde şu âlem-i kebîrin safahatında tecellî ve ihata eden bütün esmanın âsârını göstermek ve bir mercimek tanesi kadar mevki tutan kuvve-i hafıza-i insaniyede bir kütüphane kadar yazı yazdırmak ve bütün hâdisat-ı kevniyenin mufassal fihristesini o kuvvecikte dercetmek, elbette ve elbette Hâlık-ı Külli Şey’e has ve bu kâinatın Rabb-i Zülcelâl’ine mahsus bir hatemdir.
İşte zîhayat üstünde olan pek çok Hatem-i Rabbanîden bir tek hatem, böyle nurunu gösterse ve onun âyâtını şöyle okuttursa, acaba birden bütün o hatemlere bakabilsen, görebilsen,
[1]سُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى بِشِدَّةِ الظُّهُورِه۪ demeyecek misin?
(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 329)
***
HÂŞİYE: Evet, nasıl ki insanın anâsırları kâinatın unsurlarından; ve kemikleri taş ve kayalarından; ve saçları nebat ve eşcarından; ve bedeninde cereyan eden kan ve gözünden, kulağından, burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı suları, arzın çeşmelerinden ve madenî sularından haber veriyorlar, delâlet edip onlara işaret ediyorlar. Aynen öyle de, insanın ruhu âlem-i ervahtan; ve hafızaları Levh-i Mahfuz’dan; ve kuvve-i hayaliyeleri âlem-i misalden; ve hakeza her bir cihazı bir âlemden haber veriyorlar ve onların vücudlarına kat’î şehadet ederler.
(Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2022, s. 659)
[1] Şiddet-i zuhurundan gizlenmiş olan Zatı her türlü kusur ve noksan sıfattan tenzih ederiz.