Dua

Modül Temel Bilgileri

Modül (Alt Konu)

Dua

Amaçlar

Duanın imanın gereği olduğunu bilir. İnsanın fıtratının duayı gerekli kıldığını açıklar. Her duaya cevap verilmesi ve duanın kabul edilmesi arasındaki farkı açıklar.

Yöntem ve Teknik-Etkinlik

Zihin haritası, Rulman

Materyal ve Teknoloji

Kağıt kalem

İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci

  • Etkinlik-1
    • Öğrenciler 3 4 kişilik gruplara ayrılır.
    • Gruplardan dağıtılan metne göre dua ile ilgili bir zihin haritası hazırlamaları istenir
    • Öğrencilerden Dua kavramını sayfanın ortasına yazmaları ve alt temalarını belirleyerek merkezden onlara birer dal çizmeleri istenir.
    • Örneğin:
    • Oluşturdukları her alt tema için mümkünse birkaç alt tema daha oluşturmaları söylenir.
    • Çok kısa ifadeler kullandıklarından emin olmaları istenir.
    • Düşünceyi çağırmak veya mesajı daha akılda kalıcı kılmak için resimler eklemeleri istenir.
  •  
  • Etkinlik-2
    • Öğrenciler iç içe 2 çember oluşturur.
    • İçteki öğrenciler dışa doğru bakar ve dıştaki öğrenciler içe doğru bakar.
    • İçteki öğrenciler ile dışta bulunan öğrencilerden sadece yüzleri birbirine dönük olan öğrenciler okudukları metne göre “Duanın neden imanın bir gereği olduğu” konusunda fikir alışverişinde bulunur.
    • Öğrenciler karşılarındaki öğrenciyle 1 dakika konuştuktan sonra iç içe daireler tersyönde 1 birim hareket eder.
    • Bu sefer karşı karşıya gelen öğrenciler konu hakkında 1dakika konuşur.
    • Tüm öğrenciler birbiriyle konuşunca etkinlik tamamlanır.

Ölçme ve Değerlendirme

-Dua Yazma
  • Duanın kabul şartları işlenir.
  • Öğrenciler 3-4kişilik gruplara ayrılır.
  • Gruplardan duanın kabul şartları doğrultusunda bir dua yazmaları istenir.
  • Dualar gruplar halinde tahtada okunur.
  • İlişkili Metinler

    BEŞİNCİ NOKTA

    İman, duayı bir vesile-i kat’iye olarak iktiza ettiği ve fıtrat-ı insaniye onu şiddetle istediği gibi, Cenab-ı Hak dahi “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” mealinde,

    [1]قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ى لَوْلَا دُعَٓاؤُكُمْ ferman ediyor. Hem

    [2]اُدْعُون۪ى اَسْتَجِبْ لَكُمْ emrediyor.

    Eğer desen: “Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Hâlbuki ayet umumîdir; her duaya cevap var,” ifade ediyor.

    Elcevap: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenab-ı Hakkın hikmetine tâbidir.

    Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: “Yâ hekim, bana bak.”

    Hekim, “Lebbeyk,” der, “Ne istersin?” cevap verir.

    Çocuk, “Şu ilâcı ver bana” der.

    Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.

    İşte Cenab-ı Hak Hakîm-i Mutlak, hâzır, nâzır olduğu için abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevaperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbaniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.

    Hem dua bir ubudiyettir; ubudiyet ise, semeratı uhreviyedir. Dünyevî maksatlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir; o maksatlar, gayeleri değil.

    Meselâ, yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir; yoksa o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa, o dua, o ibadet halis olmadığından, kabule lâyık olmaz.

    Nasıl ki, güneşin gurubu, akşam namazının vaktidir; hem güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nuranî ayetlerinin nikablanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenab-ı Hak, ibadını, o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa, o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesabıyla muayyen olan ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir.

    Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki, insan o vakitlerde aczini anlar; dua ile, niyaz ile Kadîr-i Mutlak’ın dergâhına iltica eder. Eğer dua çok edildiği hâlde, beliyyeler defolunmazsa, denilmeyecek ki “Dua kabul olmadı.” Belki denilecek ki, “Duanın vakti, kaza olmadı.” Eğer Cenab-ı Hak, fazl ve keremiyle, belâyı ref etse, nurun alâ nur, o vakit dua vakti biter, kaza olur.

    Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir. Ubudiyet ise, halisen livechillâh olmalı. Yalnız aczini izhar edip, dua ile Ona iltica etmeli; rububiyetine karışmamalı. Tedbiri Ona bırakmalı, hikmetine itimad etmeli, rahmetini ittiham etmemeli.

    Evet, hakikat-i hâlde, âyât-ı beyyinatın beyanıyla sabit olan: Bütün mevcudat, her birisi birer mahsus tesbih ve birer hususî ibadet, birer has secde ettikleri gibi; bütün kâinattan dergâh-ı İlâhiyeye giden, bir duadır.

    Ya istidat lisanıyladır; bütün nebatatın duaları gibi ki, her biri lisan-ı istidadıyla Feyyaz-ı Mutlak’tan bir suret talep ediyorlar ve esmasına bir mazhariyet-i münkeşife istiyorlar.

    Veya ihtiyac-ı fıtrî lisanıyladır; bütün zîhayatın, iktidarları dahilinde olmayan hâcât-ı zaruriyeleri için dualarıdır ki, her birisi o ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla Cevad-ı Mutlak’tan idame-i hayatları için bir nevi rızık hükmünde bazı metalibi istiyorlar.

    Veya lisan-ı ıztırarıyla bir duadır ki, muztar kalan her bir zîruh, kat’î bir iltica ile dua eder, bir hâmî-i meçhulüne iltica eder, belki Rabb-i Rahîm’ine teveccüh eder.

    Bu üç nevi dua bir mâni olmazsa daima makbuldür.

    Dördüncü nevi ki, en meşhurudur, bizim duamızdır. Bu da iki kısımdır: Biri fiilî ve hâlî, diğeri kalbî ve kàlîdir.

    Meselâ, esbaba teşebbüs, bir dua-i fiilîdir. Esbabın içtimaı, müsebbebi icad etmek için değil, belki lisan-ı hâl ile müsebbebi Cenab-ı Hak’tan istemek için bir vaziyet-i marziye almaktır. Hatta çift sürmek, hazine-i rahmet kapısını çalmaktır. Bu nevi dua-i fiilî, Cevad-ı Mutlak’ın isim ve ünvanına müteveccih olduğundan, kabule mazhariyeti ekseriyet-i mutlakadır.

    İkinci kısım, lisan ile, kalp ile dua etmektir; eli yetişmediği bir kısım metalibi istemektir. Bunun en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi şudur ki: Dua eden adam anlar ki, birisi var; onun hâtırât-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına meded eder.

    İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış; a’lâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık. Bir sultan gibi, bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi  [3]اِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ de, kâinatın güzel bir takvimi ol.

    (Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 353)

    ***

    Birinci Sualiniz: Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır?

    Elcevap: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir.

    Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli; sonra makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.

    Hem بِظَهْرِ الْغَيْبِ yani “gıyaben ona dua etmek,”

    Hem hadiste ve Kur’ân’da gelen me’sur dualarla dua etmek; meselâ:

    [4]اَللّٰهُمَّ اِنّ۪ى اَسْئَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ ل۪ى وَلَهُ فِى الدّ۪ينِ وَالدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ

    [5]رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

    gibi câmi’ dualarla dua etmek,

    Hem hulûs ve huşû ve huzur-u kalp ile dua etmek,

    Hem namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra,

    Hem mevâki-i mübarekede, hususan mescidlerde,

    Hem Cuma’da, hususan saat-i icabede,

    Hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede,

    Hem Ramazan’da, hususan Leyle-i Kadirde dua etmek, kabule karin olması rahmet-i İlâhiyeden kaviyyen me’muldür.

    O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut dua olunanın ahiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek, aynı maksat yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.

    (Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 327)

    [1] Furkan Suresi: 77.

    [2] Bana dua edin, size cevap vereyim. (Mü’min Suresi: 60.)

    [3] Ancak Senden yardım isteriz. (Fatiha Suresi: 5.)

    [4] Allah’ım, Senden kendim ve onun için dinde, dünyada ve ahirette af ve afiyet diliyorum. (Hâkim, Müstedrek, 1:517.)

    [5] Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Ve bizi Cehennem azabından muhafaza eyle. (Bakara Suresi: 201.)

    سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

    Modülü İndir (PDF)

    Modül_76.pdf
    Size: 226,87 KB

    Modül Değişiklik Önerisi Formu
    Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
    Değişiklik Önerisi
    Yüklemek için tıklayın veya dosyayı bu alana sürükleyin.
    dua
    Free
    Seviye
    Orta Seviye
    Süre 40 dakika
    Konu