Bismillah

Modül Temel Bilgileri

Modül (Alt Konu)

Bismillah

Amaçlar

Herşeyin Allah hesabına iş gördüğünü kavrar. Her işimize başlarken “bismillah” demek gerektiğine karar verir.

Yöntem ve Teknik-Etkinlik

Görüş geliştirme, Afiş oluşturma

Materyal ve Teknoloji

Kağıt kalem renkli karton boya kalemi makas

İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci

  • Etkinlik-1
    • Öğrenciler 5-7 kişilik gruplara ayrılır.
    • Öğrenciler, “Her şey bismillah der mi? Nasıl?” Konusunda metin okunur.
    • Öğrenciler daire şeklinde dizilir.
    • İlk öğrenci besmele ile ilgili görüşlerini gerekçeli olarak belirtir.
    • Diğer öğrenciler sırayla önceki besmele ile ilgili görüşlere katıldıkları ve katılmadıkları noktaları da söyleyerek kendi görüşlerini ifade ederler.
    • Öğrenciler diğer görüşler doğrultusunda kendi görüşlerini değiştirebilirler.
    • Gruplar besmele hakkındaki görüşlerini özet olarak raporlar.
    • Görüşler gruplar halinde sınıfa sunulur.
  • Etkinlik-2
    • Sınıf 3-4 kişilik gruplara ayrılır.
    • Gruplardan “bismillah” ile ilgili 3’er slogan yazmaları
    • Öğrenciler sloganlardan birini seçer.
    • Seçilen slogan kullanılarak bismillah ile ilgili bir afiş hazırlanır.
    • Afişte yazı, resim, grafik vb. unsurların kullanılabileceği söylenir.
    • Afiş hazırlama sürecinde öğrencilere rehberlik yapılır.
    • Gruplar ders arkadaşlarına afişlerini anlatır.
    • Hazırlanan afişler üzerine değerlendirmeler yapılır.
    • Afişlerin ders salonunda sergilenmesi sağlanır.

Ölçme ve Değerlendirme

-Kişileştirme
Tablacı, niyet, virdi-i zebanileri, zikir şükür fikir kavramları tahtaya listelenir Öğrencilere “kişileştirme” etkinliği açıklanır. ("Ben hava zerresiyim. Her an zikirdeyim.
İnsanların ciğer ve dilleri beni sabırsızlıkla bekler.  İnsanlar bendiz yaşayamazlar ve çok ihtiyaç duyarlar. ...." )
Öğrencilerden en az birer tane kişileştirme yazmaları istenir
Her kavram isteyen öğrenciler tarafından tahtada canlandırılır.

İlişkili Metinler

Birinci Söz

Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübarek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudatın lisan-ı hâliyle vird-i zebânıdır.

Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:

Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki bir kabile reisinin ismini alsın ve himayesine girsin; tâ şakîlerin şerrinden kurtulup hâcâtını tedarik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyâcâtına karşı perişan olacaktır.

İşte böyle bir seyahat için iki adam sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevazı idi, diğeri mağrur. Mütevazıı bir reisin ismini aldı, mağrur almadı. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtıü’t-tarîka rast gelse, der: “Ben filân reisin ismiyle gezerim.” Şakî defolur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nam ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki tarif edilmez. Daima titrer, daima dilencilik ederdi. Hem zelil, hem rezil oldu.

İşte ey mağrur nefsim! Sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. Madem öyledir, şu sahrânın Mâlik-i Ebedî’si ve Hâkim-i Ezelî’sinin ismini al; tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisatın karşısında titremeden kurtulasın.

Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabtedip, Kadîr-i Rahîm’in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet namına hareket eder. Hiçbir kimseden pervası kalmaz. Kanun namına, devlet namına der. Her işi yapar, her şeye karşı dayanır.

Başta demiştik: Bütün mevcudat lisan-ı hâl ile “Bismillâh” der. Öyle mi?

Evet. Nasıl ki görsen bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet namına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.

Öyle de, her şey Cenab-ı Hakkın namına hareket eder ki zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek her bir ağaç “Bismillâh” der; hazine-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.

Her bir bostan, “Bismillâh” der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.

Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar “Bismillâh” der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzak namına en latîf, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.

Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları “Bismillâh” der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. “Allah namına, Rahman namına” der; her şey ona musahhar olur.

Evet, havada dalların intişârı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i sühuletle intişâr etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nazik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor. Ve diyor ki: “En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-yı Mûsâ (as) gibi,  [1]فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ emrine imtisâl ederek taşları şakk eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince nazenin yapraklar, birer a’zâ-yı İbrahim (as) gibi, ateş saçan hararete karşı,

[2]يَا نَارُ كُون۪ى بَرْدًا وَسَلَامًا ayetini okuyorlar.”

Madem her şey manen, “Bismillâh” der, Allah namına Allah’ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi, “Bismillâh” demeliyiz. Allah namına vermeliyiz. Allah namına almalıyız. Öyle ise, Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.

Suâl: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah ne fiyat istiyor?

Elcevap: Evet, o Mün’im-i Hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiyat ise, üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.

Başta “Bismillâh” zikirdir. Âhirde “Elhamdülillâh” şükürdür. Ortada, bu kıymettar harika-i sanat olan nimetler Ehad, Samed’in mu’cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.

Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise; öyle de, zâhirî mün’imleri medih ve muhabbet edip, Mün’im-i Hakikî’yi unutmak ondan bin derece daha belâhettir.

Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah namına ver, Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle, vesselâm.

(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 18)

[1] “Asanı taşa vur!” dedik. (Bakara Suresi: 60.)

[2] Ey ateş! Serin ve selâmetli ol. (Enbiya Suresi: 69.)

سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ

Modülü İndir (PDF)

Modül_74.pdf
Size: 151,00 KB

Modül Değişiklik Önerisi Formu
Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Değişiklik Önerisi
Yüklemek için tıklayın veya dosyayı bu alana sürükleyin.
besmele
Free
Seviye
Alt Seviye
Süre 40 dakika
Konu