Namazın Beş Vakte Tahsisi
Modül Temel Bilgileri
Modül (Alt Konu)
Amaçlar
Yöntem ve Teknik-Etkinlik
Materyal ve Teknoloji
İşleniş/Öğrenme-Öğretme Süreci
- Ders grubu ilişkili metni okur.
- *3-4 kişilik gruplar oluşturulur.
- *Gruplara uhu, karton, boya kalemi gibi malzemeler verilir.
- *Öğrencilere bir günü beş vakte ayırarak şematik bir çizim yapmaları istenir.
- *Metinde geçen, bir vaktin, kainatta ve insanda karşılığını şemada ilgili yere yazmaları istenir. Ör, şemanın zuhr başlığı ile bölümlendirilen kısmının altına yaz mevsimi, gençlik kemaline ve dünyanın ömründe hilkat-i insan devri yazılır.
- *Bu şekilde 5 vakit de doldurulur.
- Bu aşamadan sonra Öğrenme Galerisi yöntemine geçiş yapılır
- *Hazırlanan afişler toparlanır ve ders ortamında görülen bir yere asılır.
- *Böylelikle herkes afişleri görür, istifade eder.
Ölçme ve Değerlendirme
İlişkili Metinler
﷽
وَعَشِيًّا وَح۪ينَ تُظْهِرُونَ
Ey birader! Benden namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsisini soruyorsun. Pek çok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz:
Evet, her bir namazın vakti, mühim bir inkılâb başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsanat-ı külliye-i İlâhiyenin birer ma’kesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâl’e o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.
[…]
Dördüncü Nükte: Nasıl ki, haftalık bir saatin saniye ve dakika ve saat ve günlerini sayan milleri birbirine bakarlar, birbirinin misalidirler ve birbirinin hükmünü alırlar. Öyle de, Cenab-ı Hakkın bir saat-i kübrası olan şu âlem-i dünyanın, saniyesi hükmünde olan gece ve gündüz deveranı ve dakikaları sayan seneler ve saatleri sayan tabakàt-ı ömr-ü insan ve günleri sayan edvar-ı ömr-ü âlem birbirine bakarlar, birbirinin misalidirler ve birbirinin hükmündedirler ve birbirini hatırlatırlar.
- Meselâ fecir zamanı –tulûa kadar– evvel-i bahar zamanına, hem insanın rahm-ı madere düştüğü âvânına, hem semavat ve arzın altı gün hilkatinden birinci gününe benzer ve hatırlatır ve onlardaki şuunat-ı İlâhiyeyi ihtar eder.
- Zuhr zamanı ise yaz mevsiminin ortasına, hem gençlik kemâline, hem ömr-ü dünyadaki hilkat-i insan devrine benzer ve işaret eder. Ve onlardaki tecelliyat-ı rahmeti ve füyuzat-ı nimeti hatırlatır.
- Asr zamanı ise güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem Âhirzaman Peygamberinin (aleyhissalâtü vesselâm) Asr-ı Saadetine benzer. Ve onlardaki şuunat-ı İlâhiyeyi ve in’âmât-ı Rahmaniyeyi ihtar eder.
- Mağrib zamanı ise, güz mevsiminin âhirinde pek çok mahlûkatın gurubunu, hem insanın vefatını, hem dünyanın kıyamet ibtida’sındaki harabiyetini ihtar ile, tecelliyat-ı celâliyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder.
- İşâ vakti ise, âlem-i zulümat, nehar âleminin bütün âsârını siyah kefeni ile setretmesini, hem kışın beyaz kefeni ile ölmüş yerin yüzünü örtmesini, hem vefat etmiş insanın bakıye-i âsârı dahi vefat edip nisyan perdesi altına girmesini, hem bu dâr-ı imtihan olan dünyanın bütün bütün kapanmasını ihtar ile, Kahhar-ı Zülcelâl’in celâlli tasarrufatını ilân eder.
- Gece vakti ise hem kışı, hem kabri, hem âlem-i berzahı ifham ile, ruh-u beşer rahmet-i Rahman’a ne derece muhtaç olduğunu insana hatırlatır. Ve gecede teheccüd ise, kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, ikaz eder. Ve bütün bu inkılâbât içinde, Cenab-ı Mün’im-i Hakikî’nin nihayetsiz nimetlerini ihtar ile, ne derece hamd ve senaya müstahak olduğunu ilân eder.
- İkinci sabah ise, sabah-ı haşri ihtar eder. Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar makul ve lâzım ve kat’î ise, haşrin sabahı da, berzahın baharı da o kat’iyettedir.
Demek bu beş vaktin her biri, bir mühim inkılâb başında olduğu ve büyük inkılâbları ihtar ettiği gibi, kudret-i samedâniyenin tasarrufat-ı azîme-i yevmiyesinin işaretiyle hem senevî, hem asrî, hem dehrî, Kudret’in mu’cizatını ve Rahmet’in hedâyâsını hatırlatır. Demek asıl vazife-i fıtrat ve esas-ı ubudiyet ve kat’î borç olan farz namaz, şu vakitlerde lâyıktır ve ensebdir.
(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul-2023, s. 58-60)
سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ